GÖRME VE İŞİTME KAYBI ALZHEIMER HASTALIĞI RİSK FAKTÖRLERİ

 Prof. Dr. KAYNAK SELEKLER

GÖRME KAYBI

27 uzmandan oluşan “Lancet Demans Önleme, Müdahale ve Bakım Komisyonu”nun yeni raporunda, demans vakalarının yaklaşık %7’sinin yüksek kolesterolle, %2’sinin ise ileriki yaşlarda tedavi edilmeyen görme kaybıyla bağlantılı olduğunu ve bu iki faktörün olguların %9’nda rol oynadığını belirtiyor.

İkinci yeni demans risk faktörü, tedavi edilmeyen görme kaybı ile demans arasındaki bağlantıya dair. Buna, katarakt, diyabetik retinopati ve bir kişinin günlük aktivitelerini etkileyebilecek diğer görme hasarları da dahil. Ancak glokom veya yaşa bağlı makula dejenerasyonu ile ilişkilendirilmiyor. Katarakt ameliyatı geçirenlerin katarakt ameliyatı geçirmeyenlere kıyasla demans riskinin önemli ölçüde daha düşük olduğu saptanıyor. 

Yazarlar, görme sorunlarının demans riskini etkileyebileceği birkaç neden olduğunu, diyabet gibi hastalıkların kendisinin demans riskini artırdığını, ancak görme kaybının kendisi veya hem gözleri hem de beyni etkileyen hastalık süreçlerinin de bağlantıda önemli roller oynayabileceğini öne sürüyor.

Raporun yazarları, görme kaybı taraması ve tedavisinin evrensel olarak mevcut olmasını öneriyor. Dünya genelinde 50 yaş ve üzeri yetişkinlerde önlenebilir görme kaybı ve körlüğün yaygınlığının %13 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bir otör, “ilerleyen yaşlardaki görme bozukluğunun daha hızlı bilişsel gerileme ve bunama riskinin artmasıyla ilişkili olduğuna dair artık ezici kanıtlar var” diyor. Görme kaybı, demans için 1,47’lik birleştirilmiş göreceli risk ile ilişkilendiriliyor.

Görme eksikliklerinin demans riskini nasıl artırabileceğinin tam olarak anlaşılması için hâlâ çalışmalar yapılması gerekiyor. Ancak birkaç hipotez mevcut. Örneğin, görsel yollar aracılığıyla beyne gelen girdinin azalması doğrudan beyin değişikliklerine neden olabilir. Ayrıca, sosyal izolasyon, fiziksel hareketsizlik ve depresyon gibi görme kaybının sonuçları da demans için risk faktörleridir ve görme bozukluğunun riski artırdığı yolları açıklayabilir. 

Görme kaybı, insanların dünyayı nasıl gördüklerinin ötesinde hayatlarının birçok yönünü etkiler ve ileri yaşlarda görme kaybı yaşlanmanın normal bir parçası değildir. Bu nedenle, yaşlı yetişkinler görme kaybı yaşadıklarında, bu endişe verici olmalı ve derhal bir göz uzmanına sevk edilmelidir.

Başka bir otör, “görme kaybının ele alınması, insanların daha iyi görmelerine, daha yüksek seviyede işlev görmelerine ve yaşam kalitelerini iyileştirmelerine kesinlikle yardımcı olacaktır. Ayrıca bunama riskini de azaltması muhtemel görünüyor, bu nedenle herkes için kazançlı bir durum” diyor.

İŞİTME KAYBI

Giderek artan sayıda araştırma, işitme kaybını demans için daha yüksek riskle ilişkilendiriyor. Ek olarak, bazı çalışmalar işitme cihazı takmanın demansı önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürüyor. Genel kanıtlar göz önüne alındığında, bu ilişkiler ne kadar sağlam?

ABD, Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Prof. Dr. Frank Lin, son 10-15 yıldaki kanıtların, işitme kaybını bilişsel gerilemeyle güçlü bir şekilde ilişkilendirdiğini vurguluyor. İşitme cihazları ile bunama önleme arasındaki potansiyel bağlantıya ilişkin olarak, işitme cihazı kullanan katılımcıların sağlık eğitimi alanlara kıyasla bilişsel gerilemede %48’lik kayda değer bir azalma sağlıyor. İddiaya göre, işitme müdahalesi bilişsel gerilemeyi sadece 3 yıl içinde azaltmada güçlü bir etki gösteriyor. Bu, sosyal işlevlere fayda sağlayabilen risksiz bir müdahale ve bilişsel gerileme riski taşıyan kişiler için bilişsel sağlığa fayda sağlayabiliyor. 

Bu bağlantıyı açıklayabilecek birkaç hipotez var: İlk teori bilişsel yüke odaklanıyor. İnsanlar yaşa bağlı işitme değişiklikleri yaşadıkça, iç kulak artık beyne net bir şekilde sinyal göndermiyor ve bu, beynin daha fazla çalışmasını zorluyor ve işitmeye yardımcı olmak için kaynakları yeniden tahsis ederken bilişsel yükünü artırıyor.

İkinci olası mekanizma, işitme kaybının zamanla beyin yapısı ve işlevi üzerinde olumsuz etkilere sahip olabileceğini öne sürüyor. Bu teori, son zamanlarda yapılan birkaç çalışma tarafından destekleniyor.

Üçüncü hipotez sosyal izolasyona odaklanıyor. İşitme kaybı olan bireyler sosyal aktivitelere daha az katılabilir, bu da bilişsel uyarımı ve genel sosyal etkileşimi azaltabilir. Sosyal etkileşimin ve bilişsel uyarımın zaman içinde bilişsel sağlığı korumak için çok önemli olduğu iyi biliniyor.

İşitme kaybı ile bilişsel gerileme için artan risk arasındaki ilişki, muhtemelen üç olası mekanizmanın bir kombinasyonunu da içerebilir.

Yaş ilerledikçe tüm insanların işitme duyusunda bir miktar değişiklik yaşanır ve bu, iletişim ve sosyal etkileşimi zamanla etkileyebilir. Dolayısıyla herkesin işitme sağlığının farkında olması önemlidir. Bireylerin günlük aktivitelere katılmakta zorluk çekmeleri durumunda işitme sorunlarının ele alınması ve işitme müdahalesinin düşünülmesi hayati öneme haizdir.