“Bu yazıda literatür bilgileri ışığında üç konu gözden geçiriliyor: Uykunun hafızaya etkisi, grip ve zatürrie aşıları ile Alzheimer hastalığı riski arasındaki ilişki ve yaşlılık hakkında ileri sürülen 10 şehir efsanesi.”
UYKU ve HAFIZA
Geçtiğimiz birkaç yılda uyku, beta-amiloid, hafıza ve Alzheimer hastalığı arasındaki bağlantılar daha da güçleniyor ve giderek daha net hale geliyor. Beta-amiloid birikimi bir kısır döngüye yol açıyor: Uykuyu bozuyor ve sonra hafıza bozuluyor. Bu da, toksik preotein beta amiloidin beyinde daha fazla birikimini tetikliyor.
(USA, University of California, Berkeley)’de bilim insanları, bunama (demans) teşhisi konmamış 26 yaşlı yetişkin üzerinde beyin görüntüleme ve diğer teşhis araçlarının güçlü bir kombinasyonunu kullanarak, kötü uyku, zayıf hafıza ve beta-amiloid proteinlerinin beyinde birikimi arasındaki bağlantıyı inceliyor. Çalışma, toksik beta-amiloid proteininin beyindeki birikiminin uykuyu daha fazla rahatsız ettiğini ve hafızanın bozulduğu bir kısır döngüye yol açabileceğini gösteriyor. Sonuçlar, medial frontal (ön beyin orta lobu) kortekste en yüksek beta-amiloid seviyelerine sahip katılımcıların en düşük uyku kalitesine sahip olduğunu ve sonuç olarak ertesi sabah hafıza testinde en kötü performans gösterdiğini, bazılarının ise önceki gün ezberledikleri bilgilerin yarısından fazlasını unuttuğunu gösteriyor. Uyku, toksik proteinlerin geceleri yıkanmasına yardımcı olarak beyin hücrelerinin, potansiyel olarak yok edilmelerini engelliyor.
Beynin belirli bölümlerinde ne kadar çok beta-amiloid varsa, o kadar az derin uykuya ve dolayısıyla o kadar kötü hafızaya neden oluyor. Ayrıca, ne kadar az derin uyunursa, bu kötü proteini temizlemede o kadar az etkiye sebep oluyor.. Bu bir kısır döngü. Yaşlı insanlarda, beynin bu ön bölgesinin bozulması, düşük kaliteli uyku ile ilişkilendiriliyor.
İyi haber ise, zayıf uykunun potansiyel olarak tedavi edilebileceği ve egzersiz, davranış terapisi ve hatta uyku sırasında beyin dalgalarını güçlendiren elektriksel stimülasyon yoluyla düzeltilmesinin mümkün olması. Uykuyu iyileştirmek için yapılacak müdahaleler, belki bu nedensel zinciri kırabilir.
ZATÜRRİE ve GRİP AŞISI ve ALZHEIMER RİSKİ
Aşı karşıtları, çeşitli nedenlerle aşı yaptırmıyor. Bunun kendilerine göre gerekçeleri var. Bunlardan biri aşıların alüminyum içermesi. 50-60 sene önceye dayanan bu iddianın günümüzde bir geçerliliği yok. O zamandan beri yapılan bir çok çalışmada bu hipotez kanıtlanmamıştır.
Son günlerin aktüel konusu Covid-19 aşısı. Bütün dünya, bu salgından kurtulabilmek için bu aşıyı bekliyor. Merak edilen ise şu: Aşı karşıtları bu aşıyı da olmayacak ve çocuklarına yaptırmayacak mır? Göreceğiz. Bir musibet, bin nasihattan evladır.
ABD, Duke Üniversitesi’den bilim insanları, 65 yaş üstü 5,146 katılımcıda Alzheimer hastalığı riski ile, mevsimsel grip aşısı ve pnömokok aşısı (zatürrie aşısı) arasındaki ilişkileri araştırdı. Ekip ayrıca Alzheimer için bilinen bir genetik risk faktörünü de hesaba kattı.
Araştırmacılar, 65-75 yaşları arasındaki pnömokok aşılamasının, cinsiyet, ırk, doğum dönemi, eğitim, sigara ve genetik ayarlandıktan sonra Alzheimer geliştirme riskini % 25-30 azalttığını buldular. Alzheimer riskinde en büyük azalma (% 40’a kadar), risk geninin taşıyıcısı olmayan pnömoniye karşı aşılanan kişilerde gözlendi. 65-75 yaşları arasında zatürre ve gribe karşı aşılar daha düşük Alzheimer riski ile ilişkiliydi.
Araştırmacılara göre, 75 yaşından önce pnömoniye karşı yapılan aşılar, bireysel genotipe bağlı olarak, Alzheimer riskini yaşamın ilerleyen dönemlerinde azaltabilir.. Bu veriler, pnömokok aşısının, özellikle belirli risk genlerinin taşıyıcısı olmayan kişilerde, Alzheimer’in önlenmesi için umut verici bir aday olabileceğini düşündürmektedir. Bu heyecan verici araştırmaya göre, doktorunuzun pnömoni aşısı yaptırma tavsiyesine uymak, Alzheimer riskinizi önemli ölçüde azaltabilir.
Grip aşısı Alzheimer hastalığına neden olmaz. Bu, şimdi gözden düşmüş, itibarsız bir doktor tarafından önerilen eski bir teoridir. Aslında, tam tersi doğru görünüyor: çok sayıda çalışmada, grip aşılarının ve diğer aşıların Alzheimer hastalığı riskinin azalmasına yol açtığı belirtiliyor. Kanada’da yapılan bir çalışmada, grip ve diğer hastalıklar için aşı alan yaşlı yetişkinlerin Alzheimer gelişme riski, aşı almayanlara göre daha düşük olduğu gözleniyor.
ABD Teksas Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, bir grip aşısı yaptırmış olmanın daha düşük bir Alzheimer sıklığı ile ilişkili olduğunu ve grip aşısı olan hastalar arasında, daha da düşük bir Alzheimer sıklığıyla ilişkili olduğu saptandı. Bu nedenle, sürekli olarak yıllık grip aşısı olan kişilerde Alzheimer riski daha düşüktü.
Aşı, bu günler COVID-19 salgını ile halk sağlığı tartışmalarının ön saflarında yer alıyor. Aşılar, yalnızca viral veya bakteriyel enfeksiyonlara karşı korumada değil, aynı zamanda uzun vadeli sağlık sonuçlarını iyileştirmede de faydalıdır..
YAŞLILIK HAKKINDA 10 EFSANE
1.Yaşlılarda depresyon ve yalnızlık normaldir.
İnsanlar yaşlandıkça, kendilerini izole ve yalnız hissedebilir. Bu durum depresyon , kaygı ve üzüntü duygularına yol açabilir . Bununla birlikte, bu duygular yaşlanmanın normal bir parçası değildir çünkü yaşlanmak, arkadaşlarla ve aileyle uzun süreli ilişkiler ve sevdikleriyle paylaşacak bir ömür boyu sürecek hatıralar gibi birçok duygusal fayda sağlayabilir.
2. Yaşlıların daha az uykuya ihtiyacı vardır.
Yaygın bir yanılgı, bir kişinin uykusunun yaşla birlikte azalması inancıdır. Daha yaşlı yetişkinlerin tüm yetişkinlerle aynı miktarda uykuya ihtiyacı vardır: Her gece 7-9 saat. Yeterince uyumak kişiyi sağlıklı ve uyanık tutar.
3. Yaşlı yetişkinler yeni şeyler öğrenemezler.
Yanlış! Yaşlılar hâlâ yeni şeyler öğrenme, yeni anılar oluşturma ve çeşitli becerilerle performanslarını iyileştirme becerisine sahiptir.
4. Yaşlıların bunamaya yakalanması kaçınılmazdır.
Demans, yaşlanmanın normal bir parçası değildir. İnsanlar yaşlandıkça demans riskinin artmasına rağmen , bu kaçınılmaz değildir ve birçok insan demansı karakterize eden düşünce ve davranışta önemli düşüşler olmadan 90’lı yaşlarına ve sonrasına kadar normal yaşayabilir.
5. Yaşlılar, kronik bir rahatsızlığı varsa egzersiz yapmaktan kaçınmalıdır.
Hemen hemen herkes, her yaşta ve çoğu sağlık koşulunda bir tür fiziksel aktiviteye katılabilir. Aslında fiziksel aktivite bazı kronik durumların yönetilmesine yardımcı olabilir . Egzersiz ve fiziksel aktivite sadece zihinsel ve fiziksel sağlık için harika olmakla kalmaz , aynı zamanda yaşlandıkça bağımsız kalmaya da yardımcı olabilir.
6. Ebeveyninde Alzheimer hastalığı varsa, ilerde çocukları da olur
Ailesinde bunama öyküsü olan kişinin Alzheimer hastalığına yakalanma şansı daha yüksek olabilir. Bununla birlikte, Alzheimer’li bir ebeveyne sahip olmak, mutlaka o kişinin hastalığı geliştireceği anlamına gelmez.
7. Yaşlılar araba kullanmaktan vazgeçmelidir.
Daha yavaş tepki hızı, azalan görme veya işitme ve güçsüzlük veya hareketlilik azalması gibi bir kişinin araç kullanma becerisini etkileyebilecek yaşla birlikte doğal değişiklikler meydana gelebilir. Araba kullanmayı sınırlama veya durdurma zamanının ne vakit olduğu sorusu yaşla ilgili olmamalı, bunun yerine kişinin güvenli araç kullanma becerisiyle ilgili olmalıdır.
8. Sadece kadınların osteoporoz konusunda endişelenmesi gerekir.
Osteoporoz kadınlarda daha yaygın olmasına rağmen , bu hastalık hâlâ birçok erkeği etkilemektedir ve yetersiz teşhis konmaktadır.. Erkekler kadınlardan daha fazla kemik yoğunluğuna sahip olduğundan, osteoporoza yakalanma olasılığı düşüktür. 50 yaşın üzerindeki her beş erkekten birinde osteoporozla ilişkili bir kırık olacaktır. 65 veya 70 yaşlarında, erkekler ve kadınlar aynı oranda kemik kütlesi kaybeder.
9. Sigarayı bırakmak için “çok yaşlıyım”.
Sigarayı bırakmak için, kaç yaşında olunursa olsun, veya ne kadar süredir sigara içildiği önemli değildir. Herhangi bir zamanda sigarayı bırakmak sağlığı iyileştirir. Sigarayı bırakanların soğuk algınlığı ve grip gibi daha az hastalığı, daha düşük bronşit ve zatürre oranları ve genel olarak daha iyi bir esenlik hissi vardır.
10. Kan basıncım düştü veya normale döndü, böylece ilaçlarımı almayı bırakabilirim.
Yüksek tansiyon , özellikle yaşlı yetişkinler için çok yaygın bir sorundur ve uygun şekilde tedavi edilmezse ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Tansiyon ilacı ile tansiyon düşerse bu, ilacın işe yaradığı anlamına gelir. . İlaç içmek bırakılırsa, kan basıncı tekrar yükselebilir, bu da felç, enfarktüs ve böbrek hastalığı gibi sağlık sorunları riskini arttırır.