YAŞLILAR, GENÇLER ve HAFIZA Prof. Dr. KAYNAK SELEKLER

Yaşlılar, bir şeyleri hatırlamakta zorlandıkları için değil, akılları bir ömür boyu sürecek anılarla aşırı yüklendiği için hafızalarıyla mücadele eder.

Columbia ve Harvard üniversitelerinde araştırmacı ve yeni bir kitabın başyazarı olan T. Amer’e göre, “Yaşlı yetişkinlerin çok fazla bilgi içermeyen zayıf hafızaları olduğu yönünde yaygın bir fikir var. Fakat birçok kanıt aslında tam tersi olduğuna işaret ediyor. Yaşlı yetişkinler çok fazla bilgi depolar, bu nedenle bir anlamda dikkatlerini tek bir hedef bilgiye odaklamakta ve her türlü diğer dikkat dağıtıcı şeyleri hariç tutmakta zorlanırlar.”

Herhangi bilgiye erişmeye çalıştığında beyin, ilgili bilgiyi bulmak için hafızada depolanan her şeyi hızla gözden geçirir.

Gençler beyinlerinde o kadar fazla ön bilgiye sahip olmadıklarından aradıkları anıyı, ilgisiz anılarla dikkatleri dağılmadan daha kolay bulur. Ancak yaşlı insanlar, hafızada belirli bir bilgiyi ararken büyük miktarda ön bilgiyi araştırmak zorundadır. Yaşlı insanlar için alakasız anıları bastırmak daha zordur ve aradıklarına yapışmış olan diğer anıları da hatırlarlar.

Örneğin aynı adı olan beş farklı insan tanıyorsanız – örneğin beş farklı Mehmet – ve tanıdığınız Mehmet’lerden birinin soyadını hatırlamaya çalıştığınızda, tüm farklı soyadları aklınıza gelecek ve hatırlamaya çalıştığınız soyadını hatırlama yeteneğiniz karışacaktır.

Bu, yaşlanan zihnin bir zayıflığı olarak sunulsa da, başka bir açıdan bakıldığında, bu beyin dağınıklığının, yaratıcılık veya bilgelik içeren görevler söz konusu olduğunda, yaşlı insanlara genç insanlara göre bir avantaj sağladığı görülür. Araştırmalar yaşlıların bir ” alternatif kullanım görevi ” gerçekleştirmeleri istendiğinde genç yetişkinlerden daha iyi performans gösterdiğini saptamıştır.

Yaşlı yetişkinlerin, çeşitli bilgi parçaları arasında, bu geniş ilişkileri kurmalarına izin veren ekstra bilgilere sahip olduğu düşünülebilir. Yaşlı yetişkinler bu karmaşık hatıraları oluştururlar, ancak bu ekstra bilgiyi kullanma zamanı geldiğinde, bu yaratıcılık görevlerinde daha iyi performans gösterebilirler. Bazı sorunlara daha iyi çözümler bulmak için yaşam deneyimlerini kullanma açısından yaşlılar daha avantajlıdır.

Yaşlılar, bazen yaptıkları bir şeye genç bir yetişkinin yapabileceğinden çok daha fazla çağrışım yaparlar ve bu kesinlikle onlara üstünlük sağlayacak bir yaratıcılık ve bilgelik kaynağı olabilir.

Kaynak

Trends in Cognitive Sciences, March 2022, Vol. 26, No. 3 https://doi.org/10.1016/j.tics.2021.12.002

https://www.medicinenet.com/script/main/art.asp?articlekey=271171&ecd=mnl_sen_021522

Kafein ve Alzheimer: Önce Korur,  Sonra ?

Yıllarca süren araştırmalar, kafeinin bunama riskini azalttığını öne sürdü.  “Universitat Autònoma de Barcelona Nörobilim Enstitüsü ve İsveç’teki Karolinska Enstitüsü”nde koordine yapılan bir araştırma, uzun süreli kafein tüketiminin Alzheimer hastalığı için olumsuz etkileri olduğu ve Alzhimerlilerin nöropsikiyatrik semptomlarını kötüleştirdiğine dair bulgular saptıyor.

Hastalığın orta evresinde güçlü bir şekilde mevcut olabilen nöropsikiyatrik semptomlar anksiyete, ilgisizlik, depresyon, halüsinasyonlar, paranoyak hezeyanlar, gün batımı sendromu gibi hastaya bağlı olarak farklı şekillerde ortaya çıkan bir dizi belirtilerdir. Hastalar ve bakıcılar için en güçlü sıkıntı kaynağı olarak kabul edilirler.

Kahve veya kafein, son zamanlarda, yaşlılıkta işlev bozukluklarına ve hastalıklara neden olabilecek molekülleri (adenosin reseptörlerini) bloke etme etkisinden dolayı, hem Alzheimerlilerde hem de normal yaşlanma süreçlerinde demansı önlemek için bir stratrji olarak önerilmiştir. Bununla birlikte, bilişsel ve aynı zamanda nöropsiliyatrik semptomlar geliştiğinde kafeinin zıt etkiler gösterebileceğine dair bazı kanıtlar vardır.

Bu sorunları ele almak için bu çalışma, normal yaşlanan fareler ve ailesel Alzheimer modelleri ile yürütülüyor. Farelerde Alzheimer hastalığı, hastalığın erken başlangıçlı formuna sahip insan hastalara çok yakın bir şekilde geliştiriyor. Sadece tipik bilişsel sorunları değil, aynı zamanda bir dizi nöropsikiyatrik benzeri semptomu da sergiliyorlar

Bir insan için üç fincana eşdeğer çok düşük dozda kafein (0,3 mg/mL) ile farelerde uzun bir oral tedavi simüle ediliyor. Araştırma, hastalığın başlangıcından daha ileri aşamalara kadar kahve tiryakisi ve aynı yaştaki sağlıklı farelerle gerçekleştiriliyor.

Sonuçlar, kafeinin sağlıklı farelerin davranışını değiştirdiğini ve Alzheimer hastalığı olan farelerin nöropsikiyatrik semptomlarını kötüleştirdiğini gösteriyor.

Araştırmacılar, değişken çalışmalarının çoğunda, özellikle neofobi, yani yeni olan her şeyden korkma, kaygıyla ilgili davranışlar, duygusal ve bilişsel esneklik ile ilgili önemli etkiler keşfediyorlar.

Alzheimer hastalığı olan farelerde, neofobi ve kaygıyla ilgili davranışlardaki artış, nöropsikiyatrik benzeri semptomları şiddetlendiriyor. Kafeinin, anksiyeteden güçlü bir şekilde etkilenen öğrenme ve hafızaya faydası az oluyor.
Sonuç olarak, bunama başladıktan sonra uzun süreli kafein içmeye devam etmek zıt ve olumsuz etkiler yaratabiliyor.

Not: Bilindiği gibi farelerde yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar, insanlarda aynı olmayabiliyor.

Kaynak
https://doi.org/10.3389/fphar.2018.00079
http://www.alzheimersweekly.com/2018/04/caffeine-for-alzheimers-good-before-bad.html