Birçok yaşlı kişide kendisinin belirttiği, bellekte zayıflama ve zihinsel işlevlerin bazı yönlerinde gerileme olur. Ama bazı kişilerde bu değişiklikler normal yaşlanmanın ötesinde ortaya çıkar. Bellek ve zihinde değişiklikleri olan, fakat objektif kanıtı olmayan tabloya sıklıkla “subjektif bilişsel gerileme” (sübjektif bellek bozukluğu olarak ta adlandırılıyor) tanısı konur. Artan kanıtlara göre, subjektif bilişsel gerileme, demans ve özellikle Alzheimer hastalığı gelişmesinde risk faktörüdür.
Sübjektif bellek şikayetleri çoğunlukla 60 yaşından büyüklerde ortaya çıkar ve Alzheimer hastalığın klinik bulgularının henüz ortaya çıkmadığı klinik öncesi (preklinik) evrenin öncü ve haber verici bir belirtisi olabilir. (1)
2019’da ABD’de yapılan bir ankete katılan 10 yetişkinden 1’inden fazlası (%11,3) subjektif (öznel) bilişsel gerileme bildiriyor. Araştırmacılar, sekiz potansiyel değiştirilebilir risk faktörünün (yüksek tansiyon, yetersiz fiziksel aktivite obezite, diyabet, depresyon, mevcut sigara içimi, işitme kaybı ve aşırı içki içme) durumunu değerlendiriyor.(2)
Alzheimer hastalığı için değiştirilebilir risk faktörü olmayan yetişkinlerde subjektif bilişsel gerileme prevalansı yaklaşık %4 iken dört veya daha fazla risk faktörü olanlarda oran %25 olarak saptanıyor.
Subjektif bilişsel gerilemenin prevalansı, depresyonu olanlarda yaklaşık %29 ve işitme kaybı olanlarda %25 ve aşırı içki içtiğini bildirenlerde %11’e kadar değişiyor.
Yeni araştırmalar, 45 yaş ve üstü tüm ABD’li yetişkinlerin yaklaşık yarısının Alzheimer hastalığı ve ilgili demanslar için hipertansiyon, düşük fiziksel aktivite dahil değiştirilebilir risk faktörlerine sahip olduğunu gösteriyor. Buna ek olarak, yetişkinlerin üçte birinden fazlasında (%35) obezite, %19’unda diyabet, %18’inde depresyon, %11’inde işitme kaybı var ve %15’i sigara %10’u aşırı içki içiyor.(2)
Alzheimer hastalığının risk faktörü olarak birçok neden ileri sürülmüşse de, 7 risk faktörü, düşük eğitim düzeyi, fiziksel aktivitesizlik, obezite, hipertansiyon, diyabet, sigara ve depresyon genel olarak en çok kabul edilen faktörlerdir. Bunlar değiştirebilir, önlenebilir veya tedavi edilebilir etmenlerdir.(1)
Bu yedi risk faktörü ile ilgili yurdumuzdaki bulgular şunlardır:
Ipsos Mori araştırma şirketi, dünya çapında 27 bin 250 kişiyle görüşerek, 2016 Cehalet Endeksi’ni yayımladı. Araştırmanın kendi çapındaki kriterlerine göre; Türkiye, en cahil ülkeler arasında 9’uncu sırada yer aldı.(3)
2020 oranlarına göre ülkemizde okuma yazma bilmeyen oranı %3, ilkokul mezunu (5 yıllık) %24,okuma-yazma bilip okul mezunu olmayan %11.(4)
Hiç okul bitirmemiş 6 yaş üstü insan sayımız 9 milyon 807 bin 582 dir. Bunun çoğunluğunu, (6 milyon 185 bin 858) kadınlar oluşturuyor.
Türkiye 15-19 yaş aralığındaki %69 okullaşma oranı ile OECD ülkeleri arasında en düşük okullaşma oranına sahip ülke.(5)
Toplumun sadece %25’i yeterli fiziksel aktivite seviyesine sahip. En hareketsiz grup 15 – 19 yaş. Bu yaş grubundaki gençlerin %63’ü hareketsiz. 15 – 19 yaş grubunu %54’lük hareketsizlik oranı ile 55 yaş üstü izliyor. Fiziksel aktivite anlamında en iyi durumda olan yaş grubu ise 35 – 44 yaş (6)
Türkiye’de 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı 2016 yılında %19,6 iken, 2019 yılında %21,1 oldu. Cinsiyet ayrımında bakıldığında; 2019 yılında kadınların %24,8’inin obez ve %30,4’ünün şişmanlık öncesi (pre-obez), erkeklerin ise %17,3’ünün obez ve %39,7’sinin şişmanlık öncesi olduğu görülüyor.(7)
Ülkemizde her 3 kişiden 1’inde hipertansiyon var. Kadınlarda erkeklerden daha sık gözlenmekte. Görülme sıklığı yüksek olmasına rağmen, hastaların sadece %40’ı bunun farkında (6).
Uluslararası Diyabet Federasyonu tarafından diyabet prevalansı hakkında yayımlanan güncel veriler, Türkiye’de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğunu ve bu rakamın toplam yetişkin nüfusun yaklaşık %15’ine denk geldiğini gösteriyor.(9)
Erkeklerin %37,3,’ü kadınların %10,7’si (ortalama %23,8) sigara içiyor. Türkiye’de 3,9 milyon kadın, 10,6 milyon erkek, toplam da yaklaşık 15 milyon kişi her gün sigara içiyor. 2016 yılında Türkiye, %24 sigara içme oranı ile dünyada 10. sırada. (10)
Epidemiyolojik veriler herhangi bir yılda kadınların % 13’ü, erkeklerin % 8’inin depresyonda olduğunu göstermekte. Türkiye Ruh Sağlığı Profili Çalışması’nda 12 aylık depresif nöbet yaygınlığı kadınlarda % 5.4, erkeklerde % 2.3, tüm nüfusta % 4.0 olarak verilmekte. Görüldüğü gibi kadınlarda iki kat daha fazla.(11)
Çalışmalar, orta yaşta veya demans başlangıcından birkaç yıl önce sigara, hipertansiyon, diyabet ve kolesterol yüksekliği gibi çoklu kalp damar hastalıkları risk faktörleri birlikte ise, Alzheimer ve bunama riskini aşamalı olarak artırdığını gösteriyor.
Bu nedenle demans başlangıcını geciktirmek için, yaşam tarzıyla ilişkili risk faktörlerine müdahale için en uygun zaman, genç erişkin veya orta yaştır ve birçok alana birden müdahale daha çok etkili olur. (1)
Yakın tarihli bir rapor, yaşam boyunca 12 risk faktörünün değiştirilmesinin demans vakalarının %40’ını geciktirebileceğini veya önleyebileceğini bildiriyor.(2)
Değiştirilebilir risk faktörlerine yönelik olarak bunamadan korunmanın olası mekanizmaları karmaşıktır, ancak subjektif bilişsel gerileme ile ilişkili risk faktörlerinin erken tespiti, Alzheimer hastalığı ve semptomlarının ilerlemesini yavaşlatmak için erken müdahaleyi kolaylaştırabilir.
Peki yurdumuzda bu risk faktörlerine sahip kaç kişi bu faktörlere karşı önceden önlem alıyor?
Son söz: Birçok genç ve orta yaşlı kişi, Alzheimer risk faktörlerine erken müdahale etmediği için, ileri yaşlarda Alzheimer olmayı önleme veya geciktirme şansını kaçırıyor.(2)
Kaynaklar
(1).K. Selekler. Çok unutkn oldum. Doğan Solibri yayınları, İstanbul,2021
2.https://www.medscape.com/viewarticle/974341?src=mkm_ret_220528_mscpmrk_neuro_alzheimers&uac=295762CZ&impID=4278892
(3).https://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/son-dakika-dunyanin-en-cahil-ulkeleri-belirlendi-turkiyenin-sirasi-ise-1574411/
(4).https://tr.linkedin.com/pulse/2020-itibariyle-t%C3%BCrkiyenin-genel-e%C4%9Fitim-seviyesi-yekta-ozcan-ozozer
(5)https://www.google.com/search?q=t%C3%BCrkiyede+e%C4%9Fitim+d%C3%BCzeyi&rlz=1C1GTPM_trTR992TR992&oq=t%C3%BCrkiyede&aqs=chrome.0.69i59l3j69i57j69i59j46i10i512j0i10i433i512j0i10i512l2j0i512.9107j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8
(6).https://aktifyasam.org.tr/pdf/fiziksel-aktivite-arastirmasi-raporu.pdf
(7).https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Turkiye-Saglik-Arastirmasi-2019-33661#:~:text=Obez%20bireylerin%20oran%C4%B1%20%21%2C1%20oldu&text=Cinsiyet%20ayr%C4%B1m%C4%B1nda%20bak%C4%B1ld%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda%3B%202019%20y%C4%B1l%C4%B1nda,sinin%20obez%20%C3%B6ncesi%20oldu%C4%9Fu%20g%C3%B6r%C3%BCld%C3%BC.
(8).https://tkd.org.tr/menu/92/hipertansiyon-gorulme-sikligi
(9).https://sggm.saglik.gov.tr/TR-76887/dunya-diyabet-gunu-2020.html#:~:text=Uluslararas%C4%B1%20Diyabet%20Federasyonu%20(IDF)%20taraf%C4%B1ndan,15’ine%20denk%20geldi%C4%9Fini%20g%C3%B6stermektedir.
(10).https://www.google.com/search?q=t%C3%BCrkiyrdr+sigara+i%C3%A7me+oran%C4%B1&rlz=1C1GTPM_trTR992TR992&oq=t%C3%BCrkiyrdr+sigara+i%C3%A7me+oran%C4%B1&aqs=chrome..69i57j0i13l5j0i22i30l3.22039j0j9&sourceid=chrome&ie=UTF-8
(11).https://www.google.com/search?q=t%C3%BCrkiyede+depesyon+oran%C4%B1&rlz=1C1GTPM_trTR992TR992&sxsrf=ALiCzsbIrroSRULrV-809nB3wQ8hUrGDXA%3A1656875181065&ei=rejBYrfEA-yVxc8P2LCYyAs&ved=0ahUKEwj3zuqEtd34AhXsSvEDHVgYBrkQ4dUDCA4&uact=5&oq=t%C3%BCrkiyede+depesyon+oran%C4%B1&gs_lcp=Cgdnd3Mtd2l6EAMyBggAEB4QDUoECEEYAUoECEYYAFDJDFjkxwFg5tgBaAFwAHgAgAGIAYgB5QySAQQwLjEzmAEAoAEBwAEB&sclient=gws-wiz
İşitme ve görme kaybı bilişsel gerileme için risk
İşitme ve görme bozukluğu yaşla birlikte artar. 65 ile 74 yaş arasındaki ABD’li yetişkinlerin üçte birinin işitme kaybı ve %4’ünün görme bozukluğu yaşadığı tahmin ediliyor.
Yeni araştırmalar, işitme kaybı ve görme kaybının kombinasyonunun, bilişsel bozulma riskinin sekiz kat artmasıyla bağlantılı olduğunu gösteriyor.
5 milyondan fazla ABD’li yaşlıya ilişkin veriler analiz ediliyor. Yalnızca işitme bozukluğu olan katılımcıların aynı zamanda bilişsel bozukluğa sahip olma ihtimalinin iki kat fazla olduğu, tek başına görme bozukluğu olanların ise bilişsel bozulma ihtimalinin üç kat fazla olduğu saptanıyor.
Diğer yandan, çift duyusal bozukluğu olanlar, bilişsel bozulma için sekiz kat daha yüksek riske sahip.
Bilişsel bozukluğu olanların %16’sında işitme ve görme bozukluğu varken, bilişsel bozukluğu olmayan akranlarında bu oran sadece %2.
Çift duyusal bozukluk prevalansı yaşla birlikte artıyor. 65 ila 74 yaş arasındaki katılımcılar için oran %1,5’ten 75 ila 84 yaş arasındakiler için %2,6’ya ve 85 yaş üzerindekilerde %10,8’e yükseliyor.
Sonuçlar, bilişsel bozukluğu olanlarda, bilişsel bozukluğu olmayan yaşıtlarına göre işitme bozukluğu, görme bozukluğu ve her ikisinin birliktelik sıklığının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Dünya genelindeki demans vakalarının yaklaşık %8’inin işitme kaybına bağlı olduğu ve demans için potansiyel olarak değiştirilebilir en önemli risk faktörünün işitme kaybı olduğu bildiriliyor.
Duyusal bilgi işleme ve bilişsel işlevin karmaşık kesişimi, duyusal bozukluk ve bunama ilişkisine aracılık eden mekanizmaları ayırmayı zorlaştırır. Bununla birlikte, ortaya çıkan kanıtlar birkaç olası yola işaret etmektedir. Duyusal yoksunluk, atrofi (doku kaybı) ve kortikal yeniden yapılanma dahil olmak üzere bilişsel işlemeyi etkileyen yapısal beyin değişiklikleriyle sonuçlanabilir. Başka bir hipotez, zayıf duyusal kodlamadan kaynaklanan bilgi bozulması, bilişsel işlemeye artan yük bindirir. Ek olarak epidemiyolojik çalışma, duyusal bozukluk ve demans ilişkisine, duyusal bozukluğun yaşlı yetişkinler arasında sosyal izolasyon ve yalnızlık ile güçlü ilişkisinin aracılık ettiği potansiyel bir yolu destekleyebilir. Duyusal bozulma ve bilişsel bozulmanın, merkezi sinir sisteminin yaşa bağlı dejenerasyonundan kaynaklanabilir.
Bununla birlikte, duyu kaybının hafıza, dil ve yürütme işlevi gibi bilişsel yetenekleri etkileyebileceği makul yollar olsa da, işitme / görme kaybının bilişsel gerilemeye neden olup olmadığı kesin olarak hậlậ tam bilinmiyor.
Büyük soru, hastaların duyusal bozukluklarını tedavi ederek veya bunlara uyum sağlayarak bilişsel performansını iyileştirip iyileştirilemiyeceği. İşitme cihazları veya katarakt ameliyatı gibi güvenli ve uygulanabilir tedaviler bilişsel sağlığı biraz da olsa iyileştirebilirse, toplum için çok büyük bir faydası olacaktır. Çünkü duyu kaybı çok yaygındır ve birçok tedavi seçeneği vardır.
Kaynaklar
https://content.iospress.com/articles/journal-of-alzheimers-disease-reports/adr220005
https://www.medscape.com/viewarticle/974431?src=WNL_mdpls_220527_mscpedit_neur&uac=295762CZ&spon=26&impID=4278490
Grip Aşısı Alzheimer’e karşı koruyabilir.
Yeni bir çalışma, grip aşısının yaşlı yetişkinleri Alzheimer hastalığına karşı korumaya yardımcı olabileceğine dair daha fazla kanıt sağlıyor En az bir influenza aşısı olmuş yaşlıların 4 yıl boyunca Alzheimer geliştirmesi, aşılanmamış akranlarına göre %40 daha az.
Grip enfeksiyonu, özellikle 65 yaş ve üstü yetişkinlerde ciddi sağlık komplikasyonlarına neden olabilir. Çalışmanın bulguları, grip virüsüne karşı aşılamanın Alzheimer demansı riskini en az birkaç yıl azaltabileceğini gösteriyor.
Bulgular ayrıca, grip aşısının demans riski üzerinde koruyucu bir etkisi olduğunu öne süren daha önceki çalışmaları destekliyor.
Çalışmada grip aşısı olan 935.887 ve 65 üzerindeki benzer sayıda aşılanmamış yetişkinden oluşan bir grup inceleniyor. Eşleşen örneklemdeki kişilerin ortalama yaşı 73,7 ve %57’si kadın. 6 yıllık geriye dönük çalışma süresi boyunca hiç birinde demans yok.
Ortalama 46 aylık takip sırasında, 47.889 (%5.1) grip aşılı yetişkin ve 79.630 (%8.5) aşılanmamış yetişkin Alzheimer geliştiriyor. Aşılanan grupta Alzheimer riski %40 daha düşük.
Çalışma, influenza aşısının Alzheimer riski üzerindeki belirgin etkisinin altında yatan mekanizmayı (mekanizmaları) ele almıyor. Ancak bu önemli soruyu yanıtlayan
muhtemel bir mekanizmaya göre, grip aşısının, grip virüsü ile enfeksiyonu ve böyle bir enfeksiyonu takip eden sistemik iltihabı önlemeye veya hafifletmeye yardımcı olmasıdır.
Grip aşısının, amiloid plaklar ve nörofibriler yumaklar dahil olmak üzere Alzheimer patolojisinin neden olduğu hasarı azaltmaya yardımcı olan bağışıklık sisteminde influenzaya özgü olmayan değişiklikleri tetiklemesi de mümkündür.
Örneğin, grip aşısı, farelerde görülen bir etki olan Alzheimer patolojilerini temizlemede daha iyi olacak şekilde beynin bağışıklık hücrelerini değiştirebilir.
Diğer yandan bir otöre göre, grip aşısının tek başına Alzheimer riskini azaltıp azaltamayacağını söylemek için henüz çok erken. Bu çalışmadaki sonuçların arkasındaki biyolojik mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
Kaynaklar
https://content.iospress.com/articles/journal-of-alzheimers-disease/jad220361?resultNumber=0&totalResults=1&start=0&q=Bukhbinder&resultsPageSize=10&rows=10
https://www.medscape.com/viewarticle/976367?src=wnl_tp10_daily_220701_MSCPEDIT&uac=295762CZ&impID=4386066